Perşembe, Kasım 30, 2006

Sinyalizasyon

Yüzgeçlerimizin ittiği kütle dalga olup imeceleşiyor
Aramızdan biri sıyrılıyor sinsice
bakakalıyoruz.
Kuyruk vurup kapıyor yemi
Sinyalizasyon hükümsüz, büyük balıkların geçidine alkış tutuyoruz

Dalgın balıklarla birlikte ağa takılıp da
Su yüzüne çıkınca çaresizce
Solungaçlarımızı
açıp
kapatıyoruz
Geride markalı ve renkli konserveler bırakıyoruz

Peşi sıra dizilip ardından birkaçının bilinçsizce
Bir hızlı küçük balığın peşinde
fosforlu kanatları çırpıyoruz
Sinyalizasyon, sarı-kırmızı-yeşil, ölüm kuyruğundan sıra satın alıyoruz

Salı, Ekim 03, 2006

Öteki

Mülkiyet tarih olduğu zaman;
Bütün hırsızları fani dünyanın
Çıkacak cehennemin kapılarından,
Paslı kilidi esaretin, çuvallarında…

Silahları gömdüğümüz zaman;
Bütün katilleri eski dünyanın,
Çıkacak cehennemin kapılarından
İşleyerek elleriyle son cinayetlerini.

Zincire vurun cennetin kapılarını
Ne çıkabilsin içeridekiler,
Ne de girebilsin yeni köleleri tanrının.
Zamanı doldu son cinayetin, SUSUN!

diyet ödeniyor.

Perşembe, Eylül 28, 2006

Şiirde ahenk üzerine


Dalgalar ileri atlar

Derinleşir deniz,
Dalgalar ileri atlarken gerisingeri
Devam etmektedir tedrici.

Hep derinseydi deniz
Ve hala derinleşiyorsa durmadan
Altımızı oyuyordur
Ahenkle sarhoş edilen zaman.

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

Adalet

Tek parmağının ucunda durmaya çalışıyor
Bir elinde terazi, kefelerinde anıları, gözleri bağlı
Tartamıyor o yüzden,
Unutmuş diğer elindeki kitabı

Çarşamba, Temmuz 05, 2006

İt

Yabancı gördüğü her şeye nefretiyle, tasması ve kulübesiyle o tam bir köpekti. Sokaktaki diğer hayvanların ne yediğinin önemi yoktu, sahibinin korunacak ne kadar çok şeyi varsa o kadar iyi semirirdi. Çarpık bir algı ile koruduğu şeyleri kendinin zannederdi. Zaten sahiplenecek bir şeyi olmalıydı havlaması için; o içinde yaşadığı bahçe, kulübe, boynundaki tasma, ucundaki uzun zincir sahibinden gayri hem de onun değil miydi?

Sokaktaki diğer köpeklerle ağız dalaşına girip kafa ütülerdi her gün, onları hiç görmese de tanımasa da kendince bekçilik işini elinden alabilecekleri dürtüsü ile soluğu kesilene kadar bağırır, dayak yemeden susmazdı.

Geceleri hürriyetinin çivili utancından çıkarılırdı uzun zinciri. O yüzden çok severdi kameri bahçenin efendisi kutsal köpek. Özgürlüğü ahmakça kuyruğunu sallayarak kutlardı her gece. Kazanılmamış özgürlüğün aslında esaretin kendisi olduğundan bihaber o çok sevdiği gecenin gündüz zincirlenmesine neden olduğunu anlayamadı hiçbir zaman.

Böyle zavallı, böyle aptal geçti yılları köpeğin. Benim pencerelerinden kovulduğum eve bir gün bir hırsız girdi, o ahmak ile son görüşmemiz oldu o gecenin sabahı. Sonraları kulübesini kaldırdılar ıslak burunlunun. Eşiği kendi evlerininki kadar büyük yeni bir kulübe yaptılar yeni köpek için.

Pazar, Haziran 18, 2006

Demir'e Rubai



Demiri dövdük, dövdük geberesiceyi
Yaktık gün gibi kızıllaşana kadar
Demiri yaktık, yaktık eriyesiceyi
Etinde dağlandı mazlumun, yazık...

Süslü Acı


Kişilik bozuklukları toplumu güçleştiriyor yaşamayı

Bu gün dostunum yarın düşmanından da hain

Bu gün sevgilinim yarın en anlaşılamamış kayıp kişiyim

Yaşamak etten tırnak sökülüyormuş gibi kopmasını bekleyerek



Bunalım,

Gaz molekülleri misali itişip kakışarak yaşamak,

Üstüne basarak soğuk olanın, sıcak olandan çalmak hayatı

Bazen soğuk olan tarafından çekilmek aşağı

Tabakalaşarak,

Hiçbirimiz istemese de birbirimizi bekleyerek



Aramızdaki duvarları boyamak yaptığımız

Kelimeleri renkli taşlar gibi dizerek anlatmak hayatı

Süsleyerek acıyı, yücelterek, okşayarak kanlı başını

Yaşamak,

Kafasızca denkleştirirken çelişkileri yarını bekleyerek